T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / ÇANKAYA - Kirami Refia Alemdaroğlu Anadolu Lisesi

Okulumuzda 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Töreni Gerçekleştirilmiş ve Okul Müdürümüz Serdar Mehmet Gölgeli Çanakkale Zaferi Hakkında Konuşma Yapmıştır

 

 

   Değerli Öğretmenlerim,  Sevgili Öğrenciler,

   Bugün burada, milletimizin varoluş mücadelesinin en şanlı destanlarından birini anmak için toplandık. 18 Mart 1915, yalnızca bir tarih değil, Türk milletinin azminin, cesaretinin ve vatan sevgisinin tarihe altın harflerle kazındığı bir gündür. Çanakkale Zaferi, bağımsızlığımıza uzanan yolun en güçlü adımıdır.

   Bundan tam 110 yıl önce, dünyanın en güçlü donanmaları ve orduları, vatanımıza göz dikmiş, bizi tarih sahnesinden silmek istemiştir. Ancak unuttukları bir şey vardı: Bu milletin sarsılmaz imanı, vatanı için gözünü kırpmadan ölüme yürüyen kahramanları vardı! Çanakkale’de yalnızca silahlar konuşmadı, vatan sevgisi, fedakârlık ve cesaret de haykırdı: “Çanakkale geçilmez!”

   O gün Gelibolu’da, Conkbayırı’nda, Anafartalar’da, Seddülbahir’de, Kilitbahir’de Mehmetçik, vatan toprağını kanıyla suladı. 15 yaşındaki gençler eğitimlerini yarıda bırakarak cepheye koştu, analar evlatlarını vatan sağ olsun diyerek dualarla uğurladı. Açlık, yorgunluk, cephane eksikliği, ölüm korkusu… Ama hiçbir şey bu kahramanları durduramadı!

   Düşman, en güçlü toplarıyla, en donanımlı askerleriyle saldırdı. Ancak karşısında, “Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum” diyerek savaşan Mehmetçik vardı! Cephanesi tükenen askerler, süngüleriyle savaştı, mermi taşıyacak kimse kalmayınca, yaralılar bile taşın altına ellerini koydu. Ve işte o an, Mustafa Kemal Atatürk, tarihe geçen o emri verdi:

“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”

   İşte bu sözle Çanakkale’nin kaderi değişti! 57. Alay gözünü kırpmadan ileri atıldı ve bir daha geri dönmedi… İşte o yüzden 57. Alay’ın sancağı, bugün bile başka birliğe teslim edilmez, çünkü o alayın her bir askeri, vatanı için can verdi.

   Sevgili öğrenciler, bizler Çanakkale ruhunu anlamak zorundayız. Bu zafer yalnızca geçmişin bir hatırası değildir. Bugün bizler, bu topraklarda özgürce yaşayabiliyorsak, bu bayrak dalgalanıyorsa, bu ezan susmuyorsa, bunu Çanakkale’de can veren kahramanlara borçluyuz! Onlar savaş meydanlarında destan yazdı, bize düşen görev ise bu destanı yaşatmak, bu emanete sahip çıkmaktır.

   Çanakkale Zaferi bizlere gösteriyor ki, vatanı sevmek yalnızca sözle olmaz! Bugün bizler, bilimde, sanatta, ekonomide, her alanda ilerleyerek vatanımıza sahip çıkacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ‘’Muasır medeniyetlerin’’ üzerine çıkacağız.

   Mehmetçik nasıl o gün canını ortaya koyduysa, biz de bugün çalışarak, üreterek, ülkemizi daha ileri taşıyarak görevimizi yapacağız.

   Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Öğrencilerimiz,

 

Bugün burada, başta Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanı için toprağa düşen aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle, şükranla anıyoruz. Onlar, bayrak inmesin, ezan dinmesin, vatan bölünmesin diye en büyük fedakârlığı yaptılar. Bugün ve her gün, onları rahmetle ve şükranla yâd ediyoruz.


Son sözü İstiklal Marşı’mızın da şairi Mehmet Akif Ersoy’ a bırakarak onun muhteşem anlatımından Çanakkale Şehitlerimizin yazdığı destanı, onun dilinden bir kez daha dinleyelim:

 

…………………………………………….

 

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…

Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi…

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni!” desek, sığmazsın!

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitap…

Seni ancak ebediyyetler eder istiap!

 

Bu taşındır diyerek Kâ’be’yi diksem başına;

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namiyle,

Kanayan lâhidine çeksem bütün ecrâmiyle,

 

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,

Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsam oradan,

Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

 

Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile avizeni lebrîz etsem;

Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana…

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

 

 

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultânı Salahaddin’i,

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…

Sen ki, İslam’ı kuşatmış boğuyorken hüsran,

 

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…

 

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

 

 


Tüm şehitlerimizin ‘’Ruhları şad, mekanları cennet’’ olsun.

Okul Müdürümüz Serdar Mehmet Gölgeli

 

 

 

23-03-2025

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 23.03.2025 - Güncelleme: 23.03.2025 02:33 - Görüntülenme: 36
  Beğen | 1  kişi beğendi